Fitness Sektöründeki Yüksek Etkileşim Yanılgısı

Yüksek etkileşim ≠ yüksek ciro

Çoğu fitness koçu;

  • Ücretsiz antrenmanlar

  • Ücretsiz diyet programları

Gibi gibi, ödeme yapmaya bütçesi olmayan sadece ücretsiz kaynakları toplayan kitleyi peşine topluyor.

En büyük artısı otorite kurmak ve bilinirlik vermek oluyor.

Ancak satış yapmak için yüksek takipçi sayılarına ihtiyacımız yok.

Doğru bir teklife ve doğru konumlanmaya ihtiyacımız var.

Bunun nedeni etkileşimleri satışa dönüştürebileceğini sanmak.

Çok önemli bir ayrım var.

Influencer mı olmak istiyorsun, kendi kişisel markanla birlikte hizmetlerini mi tasarlamak istiyorsun?

Bence ikincisindeyiz.

Evimize götürdüğümüz cironun peşindeyiz, yüksek etkileşimlerin değil.

Buradaki ana problem içeriklerin doğru bir şemada ilerlememesi.

Pankek yapıyor gibi düşünün, günlük öğünleri hazırlıyor gibi düşün.

İyi bir vücut yapmak için en çok proteine ihtiyacımız var, değil mi?

Peki ya bu proteinleri sindiremezsek?

Peki ya bu proteinleri doğru bir antrenmanla destekleyemezsek?

Kilo başına 4-5x protein almanın bir faydası olur mu?

ASLA olmaz.

Etkileşim bizim proteinimiz gibidir, doğru bir içerik sistemi ve konumlanmayla destekleyemezsek alım gücü düşük kitlenin önünde olmaya devam ederiz.

Uzun lafın kısası içerik sistemimizi öyle dizayn etmeliyiz ki;

  • Etkileşim sağlamalı

  • Yetkinliğimizi göstermeli

  • Hikayemizi vermeli

  • Değer üretmeli (bilgilendirici içerik anlamına gelmez, karıştırılıyor)

Hikayemiz çok değerli, insanlar koçluk değil koçu satın alıyor.

Başka bir koçu seçmesinin nedeni o koçun hikayesinde kendisini görmesi.

Eğlenceyi ve işi iyi ayarlamalıyız, bunu ayarladığımızda sosyal medya bizim için büyüme potansiyeli çok yüksek olan bir yer haline gelecek.